27 Şubat 2014 Perşembe

"Ama... Neden?"

Kendimi nereden anlatmaya başlasam bilemiyorum. Doğduğum andan öldüğüm ana doğru ilerlemeyi tercih ediyorum. Ve işte hikâyeme başlıyorum.

Herkes hayata ağlayarak başlar. Bense gülümseyerek doğmuşum. Gerçekten bu bana bile ilginç gelmişti. Bir insan böyle bir hayata nasıl gülümseyerek gelir ki? Saflık işte.

Çocukluğumdan beri babam genellikle işte olurdu. Maddi durumumuzda pek iyi değildi. Bu yüzden anneme türlü türlü konu da yardım ederdim. Ama bu yardımlara başlamadan önce her daim söylediğim iki kelime vardı ki ben bu iki kelimeyi bir bütün olarak kullanmayı seviyordum. "Amanedeeeeeeeeen?"

Annem ne zaman benden istemediğim bir şeyi yapmamı söylese her daim ona bu kelimeyle cevap verirdim. Buna rağmen ona elimden geldiğince yardımcı olurdum. Dışarda gezerken pek bir şey istemezdim. İstesem dahi annem "Olmaz oğlum." dediğinde ikinci defa sormaz, ısrar etmezdim. Dedikleri şeyleri ne kadar söylensem de yapmaya, elimden geldiğince ona yük olmamaya çalıştım.

Ama yıllar geçti. Ev içindeki düzen bozuldu. Ve doğumumdan değindiğim hayata sitemim bu yaşlarda doğmaya başladı. Evin heyecanı kaçınca, çevremi izlemeye, kendimi ve etrafı tanımaya başladım. O eski heyecanı dışarıda aradım. Ve ben merak ettikçe sorguladım ve sorguladıkça anladım. Berbat bir dünyaya gelmiştim ve bu tamamen benim kararım dışında yaşanmış bir şeydi. Çocukluğumdan kalma kelimem bu sıralarda  tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Biraz değişmişti gerçi. "Tamam da neden?", "Peki ama neden?" "Neden?

Her sorumun ortak noktası bir sebep arayışım olan "Neden" sorusuydu. Ve ben asla bir neden bulamadım. Aklım almıyordu böyle bir yaşamı ve bundan önceki yaşamları da bilemeden anlayamazdım bu dünyayı. Ama kitaplara ve diğer kaynaklara güvenemiyordum. Günler, aylar geçti ve herkesten, her şeyden şüphe etmeye başladım. O kadar şüphe içerisindeydim ki... Kendime bir soru sordum. "Ama... Neden?" Bu soru ile kendimi sorgulamıştım ve kendime bir cevap veremediğim an geriye benden bir şey kalmamıştı. Koca bir boşluk daha büyük bir boşluğun içerisinde kendisini farkettirmeden yüzüyordu. Kendime ve hikâyeme veda ettim. Elveda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder